Avrupa'da sağ partiler İsrail'e yanaşıyor: Dilan Yeşilgöz dönemi ve VVD’nin yeni yönü
Avrupa’nın sağ partileri, özellikle 7 Ekim sonrası süreçte İsrail’e yönelik desteklerini artırdı. Hollanda’da VVD, Dilan Yeşilgöz liderliğinde İsrail yanlısı çizgiye kayarken; Almanya, Fransa ve Avusturya gibi ülkelerde de benzer yönelimler gözlemleniyor. Bu değişim, yalnızca dış politika tercihi değil, aynı zamanda iç siyasette göç, güvenlik ve kimlik tartışmalarıyla da yakından ilişkili.
Avrupa'da sağ partiler İsrail'e yanaşıyor: Dilan Yeşilgöz dönemi ve VVD’nin yeni yönü
Avrupa’nın sağ partileri, özellikle 7 Ekim sonrası süreçte İsrail’e yönelik desteklerini artırdı. Hollanda’da VVD, Dilan Yeşilgöz liderliğinde İsrail yanlısı çizgiye kayarken; Almanya, Fransa ve Avusturya gibi ülkelerde de benzer yönelimler gözlemleniyor. Bu değişim, yalnızca dış politika tercihi değil, aynı zamanda iç siyasette göç, güvenlik ve kimlik tartışmalarıyla da yakından ilişkili.
1. Dilan Yeşilgöz Döneminde VVD ve İsrail Politikası
Hollanda’nın merkez sağ partisi VVD (Özgürlük ve Demokrasi için Halk Partisi), yeni lideri Dilan Yeşilgöz ile birlikte dış politikada İsrail’e yakın duruşunu daha açık şekilde sergilemeye başladı. Yeşilgöz, milletvekiliyken 2019 yılında İsrail yanlısı kuruluş CIDI tarafından organize edilen ve hem İsrail hem Filistin bölgelerini kapsayan özel bir geziye katıldı. Gezinin kamuoyuna duyurulmadan gerçekleştirilmesi dikkat çekmişti. Katılımcılar arasında VVD’liler dışında Dışişleri Bakanlığı’ndan görevliler de yer aldı. Yeşilgöz döneminde VVD; UN Watch ve NGO Monitor gibi, İsrail yanlısı ve Filistin’e dair uluslararası eleştirileri hedef alan kuruluşlara da açık destek vermeye başladı. Bu kuruluşlar özellikle BM raportörü Francesca Albanese gibi Filistin hak savunucularını sık sık hedef alıyor. Ne var ki, VVD’nin eski Dışişleri Bakanı Stef Blok, NGO Monitor'ü geçmişte “çarpıtma yapan güvenilmez bir kaynak” olarak tanımlamıştı. Bu durum, partide yaşanan yön değişimini gözler önüne seriyor.
2. 7 Ekim Sonrası Diplomasi: Knesset Heyeti Tartışması
Kasım 2023’te, Hollanda’ya gelen İsrail parlamento heyetiyle görüşmeyi kabul eden partiler arasında VVD, SGP, BBB ve BVNL de yer aldı. Heyette yer alan ve 1948’deki Nakba’nın tekrarlanması çağrısıyla tepki çeken aşırı sağcı milletvekili Ariel Kallner'in varlığı, diğer bazı partilerin görüşmeyi reddetmesine yol açtı. Buna rağmen VVD’nin görüşmeye katılması, partinin İsrail’le daha sıkı ilişkiler kurma eğiliminin somut bir örneği oldu.
3. Almanya: İsrail’le “Varoluşsal Sorumluluk”
Almanya'da İsrail'e destek uzun süredir devlet politikası olarak görülüyor. Ancak özellikle 7 Ekim sonrası bu destek daha görünür hale geldi. Başbakan Olaf Scholz, "İsrail’in güvenliği Almanya’nın devlet politikasıdır" sözünü yineledi. Alman sağında ise CDU-CSU ittifakı, antisemitizme karşı tavır üzerinden İsrail’e desteği artırırken, aşırı sağcı AfD, Filistin'e karşı daha sert bir söylem geliştirerek İsrail’in tarafında konumlandı. Bu, partiye yönelik antisemitizm suçlamalarını da örtmeye yönelik stratejik bir hamle olarak değerlendiriliyor.
4. Fransa: Macron’dan Sağa Göz Kırpan Mesajlar
Fransa’da Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, İsrail’e destek mesajları verirken aynı zamanda aşırı sağın diline yakınlaşan söylemlerle dikkat çekti. Fransa sağında Les Républicains ve aşırı sağcı Marine Le Pen’in RN partisi, 7 Ekim sonrası sert Filistin karşıtı açıklamalar yaptı. Ancak kamuoyundaki Filistin yanlısı protestolarla bu destek arasında gergin bir denge oluştu. Fransız hükümeti, bazı kentlerdeki Filistin gösterilerini yasaklayarak insan hakları örgütlerinden tepki aldı.
5. Avusturya: İsrail Bayrakları Hükümet Binalarında
Avusturya’da merkez sağcı ÖVP, İsrail saldırıya uğradıktan sonra Viyana’daki kamu binalarına İsrail bayrağı astı. Bu sembolik destek, ülke içinde hem Yahudi toplumu hem de sağ seçmen tarafından olumlu karşılandı. Avusturya’nın antisemitizmle tarihi hesaplaşması nedeniyle, İsrail’e destek burada devlet politikasının bir parçası olarak algılanıyor.
6. Avrupa’daki Bu Yönelim Ne Anlama Geliyor?
Avrupa’da sağ partilerin İsrail’e verdiği destek sadece dış politika tercihi değil, aynı zamanda iç siyasetteki kimlik, güvenlik ve göç tartışmalarına da bağlı bir strateji olarak okunuyor. İsrail’e destek, bir yandan antisemitizme karşı duruşun göstergesi olarak sunulurken, diğer yandan İslam karşıtlığı ve göçmen karşıtı söylemleri örtülü biçimde meşrulaştırmak için de kullanılıyor. Özellikle Filistin yanlısı protestoların bastırılması, bu siyasi stratejinin bir uzantısı olarak görülüyor.
Sonuç: Yeni Bir Siyasi Eksene Doğru mu?
Dilan Yeşilgöz liderliğindeki VVD örneği, Avrupa sağında yaşanan daha geniş bir dönüşümün parçası. İsrail’e yakınlaşma; insan hakları, ifade özgürlüğü ve dış politika dengeleri açısından önemli sonuçlar doğurabilir. Ancak bu sürecin aynı zamanda politik hesapların ve kutuplaşmanın bir yansıması olduğu, İsrail-Filistin çatışmasının artık sadece bir dış mesele değil, Avrupa’daki iç siyasi tartışmaların da önemli bir parçası haline geldiği görülüyor.
Halil Uygun