YouTube’da gurbetçi düşmanlığı: Tıklanma uğruna nefret ticareti


Bir zamanlar memlekete gelmeleri dört gözle beklenen gurbetçiler, bugün YouTube videolarında hedefe konuyor. Tıklanma uğruna üretilen içerikler, toplumu kin ve nefrete sürüklüyor.
YouTube’da gurbetçi düşmanlığı: Tıklanma uğruna nefret ticareti
YouTube’da gurbetçi düşmanlığı: Tıklanma uğruna nefret ticareti

YouTube’da gurbetçi düşmanlığı: Tıklanma uğruna nefret ticareti

Bir zamanlar memlekete gelmeleri dört gözle beklenen gurbetçiler, bugün YouTube videolarında hedefe konuyor. Tıklanma uğruna üretilen içerikler, toplumu kin ve nefrete sürüklüyor.

Gurbetçi düşmanlığı yeni değil, ama artık yeni bir mecrada daha güçlü bir şekilde karşımıza çıkıyor: YouTube. Kimi kanallar, sırf birkaç bin izlenme fazla gelsin, birkaç reklam geliri daha kazansın diye gurbetçileri hedef gösteriyor. Başlıklara bakıyorsunuz: “Gurbetçiler şöyle yapıyor, gurbetçiler böyle kazıklanıyor, memlekete gelince şımarıyorlar…” Ne yazık ki bu içerikler, sadece izlenme değil, nefret de üretiyor.

Bir zamanlar yaz tatilinde köyüne, kasabasına gelen gurbetçi, bayram havası yaşatırdı. Akrabalar, komşular dört gözle beklerdi. Şimdi ise bazı çevreler onları “kazıklanacak müşteri” gibi görüyor, bazı YouTube kanalları da adeta bu düşmanlığın reklamını yapıyor. Oysa gurbetçi dediğimiz insanlar, Avrupa’da gece gündüz çalışarak hem kendi ailelerine hem de Türkiye’ye döviz göndermiş, memleketin ekonomisine katkı sağlamış insanlardır.

YouTube’daki bu nefret içerikleri sadece gurbetçileri küçümsemiyor, aynı zamanda toplumu da birbirine düşürüyor. Yorumlara bakıyorsunuz, “Bunlar bizden değil, dönmesinler” diyenler, alay edenler, hakaret edenler… Kısacası, birkaç dakikalık video yüzünden insanlar birbirine düşman ediliyor.

Bu bir “nefret ticareti”dir. Birilerinin acısı, emeği ve hasreti üzerinden reyting kasılıyor. Dijital platformların kontrolsüzlüğü, toplumsal barışı dinamitleyen bir silaha dönüşüyor.

Dijital Nefretle Mücadele

Artık sadece eleştirmek yetmez. Bu nefret diline karşı devletin, sivil toplumun ve toplumun her kesiminin harekete geçmesi gerekir:

  • Devlet, nefret söylemi yayan içeriklere karşı hukuki denetimi artırmalı. YouTube gibi platformlar, tıklanma uğruna toplumsal barışı zedeleyen içeriklere karşı daha sorumlu davranmaya zorlanmalı.

  • Medya okuryazarlığı, okullarda ve toplumda güçlendirilmeli. İnsanlar, gördükleri her videonun hakikat değil, çoğu zaman kışkırtma amaçlı bir kurgu olduğunu öğrenmeli.

  • Toplum, nefret diline prim vermemeli. İzlememeli, paylaşmamalı, desteklememeli. Çünkü nefret içerikleri, izlendikçe güçlenir.

Unutmayalım ki nefret dili sadece gurbetçiye değil, bir gün hepimize döner. Bugün gurbetçiyi hedef alan içerik, yarın başka bir toplumsal grubu hedef alabilir.

Gerçekten ihtiyaç duyduğumuz şey, tıklanma değil, toplumsal empatidir.

Ve bilin ki; nefreti besleyenler, bir gün kendi nefretlerinde boğulacaklar.


Halil Uygun

(Editör'ün yazısı)

 

Etiketler:





Bu site çerez kullanıyor. Siteye göz atmaya devam ederek çerezleri kullanmamızı kabul etmiş oluyorsunuz. Şartlar ve Koşullar